'Çocukluktaki deprem travmasına dikkat'

Uzman Klinik Psikolog Yasemin Kamalı, 'Depremin her yaş grubu için anlamı farklıdır. Deprem travması yaşayan çocukta evden çıkmama, okula gitmeme, karın ağrısı, bulantı, kusma ya da uykuya dalmada güçlük, annesini dışarıya bırakmak istememe gibi durumlar görülebilir' dedi.

TAKİP ET

Psikolog Yasemin Kamalı, meydana gelen depremlerin çocukların psikolojik gelişimine etkisi üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Kamalı, depremin her yaş grubu için farklı anlamı olduğuna değinerek, "12 yaş yani ergenliğin altındaki çocuk için depremin anlamı farklıdır. Bu nedenle çocuğun yaş grubuna göre depremin anlatılması oldukça önemli. Çünkü çocuk ailenin de endişesini taşıyarak birtakım korkular geliştirebilir." ifadelerini kullandı.

"KORKU VE KAYGI BULAŞICIDIR"

Bu kapsamda ebeveynlere çok fazla iş düştüğüne dikkati çeken Kamalı, şöyle devam etti: "Korku ve kaygı gibi durumlar bulaşıcıdır. Örneğin, depremi yoğun yaşamamış çocuklar videolarda ya da televizyonlarda bu ana şahit olabiliyor. Bu noktalarda çocuğa gerekli açıklamaların yapılması, anne ve baba kaygılıysa en azından çocuğa karşı bu durumun azaltılması oldukça önemli. Çünkü anne ve baba endişelenirse çocuk da endişelenir. Ama biz normalleştirirsek mesela ‘bu doğal afet, bunun önüne geçmek çok mümkün değil ama önlemler alabiliriz' gibi söylemlerde bulunursak çocuğu rahatlatmış oluruz."

"KENDİNİ SORUMLU TUTABİLİR"

Kamalı, çocuk zihninin depremi bir sürü sebebe bağlayabildiğine değinerek şu değerlendirmede bulundu: "Mesela çocuk "Allah bizi cezalandırıyor mu, acaba kardeşime kötü davrandım, anne ve babama geçen gün karşı geldim o yüzden mi oldu." gibi düşünceler kurabilir. Kısacası çocuk kendini sorumlu tutabilir. Bu noktalarda bunlarla hiçbir alakası olmadığını çocuğa göstermek çok önemli. Çocuklar kaygıyı bizden farklı olarak yaşar. Yetişkinlerde görülen birçok semptom, patoloji çocukta da görülür. Ama bunun dışında; çocukta aşırı huzursuzluk, rüyalarda depremi görme, uyuyamama, evden çıkamama gibi durumlar görülebilir ya da sürekli ebeveynlerine "ölecek misin ya da yanımda olacak mısın?" gibi sorular sorabilir. Bu tarz durumlarda hakikaten onların yanında olduğunuzu, güvende olabilmek için neler yapmak gerektiğini anlatmalısınız. Veya bu durumun onun yüzünden olmadığını, depremin bir doğal afet olduğunu ve çok basit bir dille onun sorduğu sorular çerçevesinde anlatmak oldukça önemli."

"ERGENLERİ SAKİNLEŞTİRİN"

Çatışmaya en elverişli grubun ise ergenler olduğuna dikkati çeken Kamalı, şu bilgileri paylaştı: "Ergenler ölüm gerçeğiyle daha fazla karşılaşmış ve soyut bir kavramı daha rahat algılayabilen bir grup. Fakat orada da şöyle bir şey olabiliyor; internetle haşır neşir oldukları için bu defa daha fazla şey bildiklerini sanıyorlar. Ebeveynlerine "Siz bilmiyorsunuz, her yerde bunlar var, ben araştırdım, okudum, böyle yapılması gerekiyor." gibi çıkışlarda bulunabiliyorlar. Tabii anne ve baba farklı bir kuşaktan olduğu için çatışma başlıyor. Ailelerin bu noktada biraz dinlemesi ve çocuklarını sakinleştirmesi gerekiyor. Ama aileler "Bizim kaç yıllık tecrübemiz var, senin telefonda ya da tablette okuduğunla değil bu işler." diyerek çatışmaya girdiğinde bu defa ergen dinlenilmediğini, saygı görmediğini hissedip daha farklı bir şekilde depreme tepki gösterebilir."

"İLERİDE STRESLE BAŞ EDEMEYEBİLİR"

Deprem anına maruz kalan çocukta travma yaşanabileceğine karşı uyaran Kamalı, şu bilgileri paylaştı: "Deprem travması yaşayan çocukta evden çıkmama, okula gitmeme, karın ağrısı, bulantı, kusma ya da uykuya dalmada güçlük, annesini dışarıya bırakmak istememe gibi durumlar olabiliyor. Bu noktalarda ebeveynin dikkatli davranması gerekiyor. Deprem travması yaşayan çocuğa psikolojik destek şart, psikososyal destek ağlarından yararlanmak oldukça önemli. Bu noktada oyunlarla, oyuncaklarla depremi anlatmak, deprem anına karşı neler yapılabileceği, nasıl önlemler alınabileceği çocuklara öğretilmeli. Çocukluk çağında deprem travmasını atlatamayan bireylerde her an ölüm, ani bir tehlike karşısında kayıp yaşayacağı, kendini ya da yakınını kaybedebileceği görülebilir. Mesela bu bireylerde tahammül, stres, kaygı gibi durumlara baş edebilme becerisi düşük olabiliyor. İlla deprem olmak zorunda değil mesela iş yerinde yaşadığı stres karşısında da çok yoğun bir tepki gösterebiliyor."

"DEPREMLE İLGİLİ KONUŞUN"

Kamalı, her depremden sonra sosyal medyada yaşanan kaostan çocukları uzak tutmanın mümkün olamayacağına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Benim önerim bu noktada ebeveynlerin çocuklarıyla beraber oturup bunları belirli bir ölçüde izlemesi. Örneğin 1 saatlik haber videosunun tamamını değil de olayın özetine hakim olup sonrasında depremle ilgili çocuğunuzla konuşabilirsiniz. Mesela İstanbul'da deprem olacağı söyleniyor ama biz bu konuda neler yapabiliriz, deprem çantasında nelerin olması gerekiyormuş gibi söylemlerde bulunabilirsiniz. Aslında bunu beraber yaparak çocuğa da interneti nasıl kullanacağını öğretmiş oluruz. Öte yandan çok küçük yaşlardan itibaren örneğin; ana sınıflarında deprem derslerinin verilmesi çok önemli. Örneğin; o anın yaşatılması, tatbikat yapılması, nasıl önlemlerin alınması gerektiği, deprem çantasını beraber hazırlamak gibi. Çocuklara böyle durumlarda ne yapması gerektiği oyun yoluyla anlatılabilir. Çünkü çocukların en gerçekçi dili oyundur. Oyun yoluyla belki bunların anlatılması oldukça önemli."

Bakmadan Geçme