DAHA GÜZEL ve DAHA YAPICI BİR ÖNERİSİ OLMAYANLAR, FİKİR SEFİLİ OLDUKLARINI İTİRAF EDEMEDİKÇE İFTİRAYA SARILIRLAR
Milletimin millî aydınları her fırsatta şu uyarıyı yapmışlardır : "BASININ ve HİÇ KİMSENİN; TÖHMET, YALAN, İFTİRA.. YOLU İLE İTİBARSIZLAŞTIRMA HAKKI OLAMAZ ve OLAMAMALI.!. Fakat, "Tilkiye ferman gelmiş, kim okuya, kim yaza ?!" Son zamanlarda artan bir hızla, özellikle de 27 Mayıs 1960 öncesi mâlum basının ordumuzu ve kamuoyunu, MENDERES HÜKÛMETİne karşı kışkırtmak için seçtiği cümlelerin aynısı yine aynı gramer ile servis ediliyor. Meselâ; 27 Mayıs öncesinde : " KAYIP ASKERÎ ÖĞRENCİLER, KIYMA MAKİNALARINDA KÖFTE YAPILARAK ARKADAŞLARINA MI YEDİRİLDİ ?" şeklinde ve okuyanı ürperten kışkırtma amaçlı haberler yalandı, üstelik "MI" sorusu ile haberleştiriliyordu ve hem de tümüyle dedikoduya dayanıyor ve hattâ masa başı uydurma (ASPARAGAS) bir haberdi.
Millî Damat Metin TOKER’in AKİS Dergisi ve Rahmi TURAN’lı ULUS gazetesindeki bu ve benzeri haberler, 27 Mayıs 1960 Darbesine giden yolu hazırlıyorlardı. “Yıpratın !” tâlimatı PENTAGON dehlizlerinden, Okyanus ötelerindendi. Diğerlerinde de benzer kışkırtmalar havalarda uçuşuyordu. Aynısının tıpkısı, geçtiğimiz günler içinde bazı me dya organlarında : "ÜNİVERSİTE GİRİŞ SINAV SORULARININ ÇOK ZOR OLMASI, KATAR'LI ÖĞRENCİLERE YER AÇMAK İÇİN Mİ ?” şeklinde manşetten kışkırtıcı bir haber vardı.
Şimdi, 600 kişilik TBMM'de 360 civarında vekilin iz olacak ve siz bu ülkede hâlâ, "BELGEYE, DOĞRULANMAMIŞ BİLGİYE DAYANMAYAN, SORU İŞARETİNE DAYALI HABER YAPILAMAZ.." diye kanun çıkaramayacaksınız. Siz ; bunca çoğunluğunuza rağmen, benim ülkemi kevgire çeviren ve yurttaşlarımın gerek YARGI'ya ve gerekse Hükûmetin şahsında DEVLETimize olan güvenini yerle bir eden HUKUK YOKSULLLUĞUNU, Milletimizin ve Medeniyetimizin değerlerine uygun olarak ıslah ve ikmal etmeyeceksiniz. Başsavcının, defaatle tutuklu yargılanmalarına dair ısrarına rağmen, çocukları istismar edenleri salıvererek dışardan yargılatacak kadar çürük bir kanunu lağvederek, en seri şekilde yargılayan hukukî mevzuatı getiremeyeceksiniz.
Hepsi, sadece bu olsa, sabreder ve düzeltilmesini ümitle beklersiniz. Lâkin: yolda yürürken bir kahvehanede bir dostunuzun ikramı çayı içerken, toplu taşıt araçları ile yolculuk ederken, her yerde ve her mekânda kul ağınızın dibinde DEMOKRASİMİZİN KALİTE ve SEVİYESİNİ DE YERLE BİR EDEN iftiranın, yalanın, yanlışın ve kör iddiaların havalarda uçuştuğuna şahit oluyorsunuz "Şehir Hastahaneleri Danimarkalılara satılmış..",
"Eskiden ne doktorlar vardı ; kapısını çal, içeri gir..", "Bizim çocuklar kıvransın ; Katar’lıların çocukları her fakülteye imtihansız girecekmiş..." Ve öyle ki; şaş olacak bir şekilde ve anında bir düzine insan koro hâlinde aynı sözleri nakarat ediyor. Tümüyle iftiraya ve yalana dayanan beyanları söyleyenlerin kat be kat fazlası insan ise, sadece dinliyor ve söylenenleri seyrediyor. Kararsızlar da, kalabalığa uyuveriyor.
Ülkemde ve aziz İnsanımın beyninde uğuldayan bu yalanların, iftiraların, haysiyet ve itibar cellatlığının sonu gelmeli.!. Hiçbir “İleri Demokrasi’de, bir gazete, hiçbir Tv kanalı veya hiçbir medya organı yılın 366 günü yalan ve iftira yazamaz. Bunun adı “Basın Özgürlüğü” değil ve olamaz. Dolayısıyla :Hiç kimse, “HAKİMİYETİ MİLLİYE, BİLÂ KAYDU ŞART MİLLETİNDİR.” düsturuna samîmiyetle inanmış ve herkesi kendi gibi zanneden A.Menderes ve etrafındaki bir avuç samîmi a gibi gaflete düşmemelidir. Milletimizin istikbâli de heba edilmemelidir.