Bu ülkede kadınlar katlediliyor

Kadın cinayetlerinin gün geçtikte arttığı, sadece öldürülen, tacize uğrayan kadınların sadece isimlerinin değiştiği bu günlerde Türkiye'nin kadına yönelik şiddet ile mücadelesi her anlamda yetersiz kalıyor. Bireylere dayatılan toplumsal roller nedeni ile her gün en az bir kadın katlediliyor.

Bu ülkede kadınlar katlediliyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Haber: Sude Tuncel / 2021 yılının bitmesine üç ay kala bu yıl ülkemizde 270 kadın katledildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ‘na göre 2020 yılı istatistik verilerinde 300 kadın cinayeti işlendi ve 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 

2020 yılında öldürülen 300 kadının 97’si evli olduğu erkek, 54’ü birlikte olduğu erkek, 38’i tanıdık birisi, 21’i eskiden evli olduğu erkek, 18’i oğlu, 17’si babası, 16’sı akraba, 8’i eskiden birlikte olduğu erkek, 5’i kardeşi, 3’ü tanımadığı birisi tarafından öldürüldü. 23 kadının ölümüne sebep olan kişilerin yakınlık durumu tespit edilemedi.

Kadınların 181’i evinde, 48’i sokak ortasında, 15’i işyerinde, 14’ü de arazide, 11’i arabada, 5’i otelde, 4’ü ıssız bir yerde, 1’i odun deposunda, 1’i kuaförde katledildi. 20’sinin öldürüldüğü yer tespit edilemedi. 2020 yılında öldürülen kadınların yüzde 60’ı evlerinde öldürüldü. 

KADINLAR EŞİTLİK İSTİYOR

Her gün neredeyse bir kadının öldürüldüğü, şiddetin herhangi bir türüne maruz kaldığı, tacize ya da tecavüze uğradığı Türkiye’de kadınlar genellikle toplumsal baskıya maruz kalma korkusu ile seslerini çıkartamıyor. 

Çocukluktan itibaren cinsiyet rollerinin yanlış öğretilmesi, bireyin ileride eşine, kızına ya da tanımadığı herhangi bir kadına olan tutumunu etkiliyor. Günümüzde gerçekleşen kadın cinayetlerinin arkasında toplumsal baskı ile gelişen cinsiyet rollerinin olması dikkat çekiyor. 

Kadınlara yaşamının her anında, daima bir erkeğe bağlı olması gerekiyormuşçasına davranılıyor ve bu durumu kabul etmeyen, kendi ayakları üzerinde durmayı benimseyen kadınlar toplumdan bir nebze bile olsun dışlanıyor. Çocuklukta başlayan bu eşitsizlik ileride yaşanabilecek şiddete, cinayete, tacize, baskıya yol açıyor. 

TÜRKİYE’DE ERKEKLİK KRİZİ VAR

Çoğu ailede erkeğe egemen olduğu öğretisi küçük yaşlarda veriliyor. Erkek, hayatında karşılaştığı, cinsiyet fark etmeden bir başkaldırmada deliye dönüyor ve karşıdaki bireye fiziksel, psikolojik, eğer imkanı varsa ekonomik ve daha sayılabilecek diğer şiddet türlerini uyguluyor. 

Şiddete eğilim gösteren erkeklerin yetişmesinde kadınların rol aldığını belirten kişilere karşı uzmanlar; çocuk yetiştirmenin toplumsal bir eylem olduğunu ve anne babanın sorumlu olduğunu, bu görevin sadece anneye yüklenmesinin de rol aldığını söylüyor. Erkek çocuğunu üstün gören, kız çocuğunu değersiz gören ebeveynler yaşanan şiddeti büyük ölçüde etkiliyor. 

Bu duruma engel olabilmek için çocuğa eğitim alanına girer girmez verilecek öğretilerde kişi hayatına, cinsiyet ayrımına, farklı görüşlere saygı duyulması gerektiğinin altının çizilmesi gerekir. 

KADINLAR ‘İNSAN’ OLARAK DEĞER GÖRMEK İSTİYOR

Toplumsal baskının hakim olduğu ülkemizde kadınlar artık onlara rollerin verilmesini değil, toplumsal rollerini kendilerinin seçmesini istiyor. 

Sosyal hayatlarında, aile hayatlarında, iş hayatlarında ‘Kadınsın yapamazsın’, ‘Kadınlar çiçektir’, ‘Senin tek görevin annelik’, ‘Sen nasıl bir kadınsın? Oturmana, kalkmana dikkat et’, ‘Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemek lazım’ gibi daha sayılabilecek, kişiye hakaret ve aşağılama boyutuna gelecek sözleri işitmekten yorulduklarını her mecrada belirtiyorlar. 

Kadınlar, artık insan olarak değer görmek istediklerini, onların da bir yaşamlarının, kendi başlarına verebilecekleri kararlarının olduğunu her seferinde vurguluyor. 

ŞİDDET MAĞDURU KADINLAR 2020 YILINDA GOOGLE’DA NE ARADI?

Kadına yönelik şiddete karşı çalışmalar yürüten Kadın Hakları Dijital Veri Platformu, ‘Kadınlar Haklarını Google’da Arıyor’ başlıklı 2020 İnternet Aramaları Raporu yayınlandı. 

Paylaşılan verilere göre 2020 yılı içinde şiddet gören 8 bine yakın kadının hakkını öğrenmek ya da yardım istemek için Google’a girdiğini tespit eden rapor, kadınların “Kocam beni dövüyor”, “Sevgilim beni aşağılıyor”, “Abim beni taciz ediyor”, “Kocam aileme gitmeme izin vermiyor” gibi aramalar yaptıklarını ortaya koydu.

Google’ın sunduğu arama sonucu listesine göre en az 7 bin 800 kadın, şiddet gördüğünü belirterek Google’da arama yaptı. Kadınlar, “Kocam beni kemerle dövüyor”, “Kocam beni ailesi yüzünden dövüyor.” gibi farklı terimlerle eşleri tarafından fiziksel şiddet gördüklerini belirtti.

Google aramalarında kadınlar nasıl duygusal şiddet yaşadıklarını şu cümlelerle belirtti: “Eşim beni sürekli aşağılıyor.” ,“Eşim sürekli bağırıyor.”, “Kocam aileme gitmeme izin vermiyor.” ,“Eşim beni yok sayıyor.”, “Kocam benimle hiç konuşmuyor.”
Verilerde Şiddet gören kadınların, en çok akşam 23:00-24:00 arası arama motorunu kullandıkları ortaya konuldu. Kullanıcıların ortalama olarak en çok vakit geçirdiği ilk 3 sayfa şöyle: “Abim beni dövüyor. Ne yapmalıyım?”, “Kocam beni dövüyor. Ne yapmalıyım?” ve “Erkek kardeşim beni dövüyor. Ne yapmalıyım?”

KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENEBİLİR? 

Kadına şiddetin genel olarak kaynağı; kadının eğitimsizliği, ekonomik bağımlılığı, toplumsal duyarsızlık, ayrımcılık ve “erkek egemen” kültürdür. Bu durumda kadının eğitilmesi, birey ve kadın hakları konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kadın istihdamına önem gösterilmesi ve kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşması için yöneticilerin harekete geçmesi gerekmektedir.

Kadınlara verdikleri yaşam, hak mücadelelerinde yalnız olmadıklarının gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde toplumumuzda, günümüzde olduğu gibi gelecekte de kadına şiddetin ya da kadın cinayetlerinin önüne geçilmeyeceği aşinadır.