Elazığ'dan kısa kısa

14 Aralık 2015 Elazığ Haberleri

Elazığ'dan kısa kısa
TAKİP ET Google News ile Takip Et

EBMC BAŞKANI KOCA SELMANOĞLU’NA YAPILAN SALDIRIYI KINADI
Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti (EBMC) Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Koca eski Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu ve eşi Filiz Selmanoğlu’na  yapılan silahlı saldırı ile ilgili kınama mesajı yayımladı.2004-2014 yılları arasında Elazığ Belediye Başkanı olarak görev yapan Selmanoğlu’na yapılan bu saldırıyı kınadıklarını belirten Koca;Elazığ’da sorunların çözümü noktasında yapılan her türlü şiddet içeren davranışın kabul etmediklerini söyledi.Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti (EBMC)Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Koca yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı.’’Bilindiği üzere hafta sonu özel aracıyla şehir merkezinde seyir halindeyken 2004-2014 yılları arasında Elazığ Belediye Başkanlığı görevini yerine getiren Süleyman Selmanoğlu  ve eşi Filiz Selmanoğlu hanım efendiye gerçekleştirilen bu menfur silahlı  saldırıyı kınıyoruz.Sorunların çözümü noktasında gerçekleştirilen bu tür eylemleri kabul etmemiz mümkün değil.Olaydan hemen sonra büyük özveri ve gayretle bu menfur silahlı saldırıyı gerçekleştiren kişiyi yakalayan Elazığ Emniyet Müdürlüğü’ne de teşekkür ediyor,Eski belediye başkanımız Süleyman Selmanoğlu ve Eşi hanımefendi Filiz Selmanoğlu’na ise geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.Bu tür talihsiz olayların Elazığ’da bir daha yaşanmamasını ümit ediyoruz’’dedi.


‘GENÇ GİRİŞİMCİLER İLE TECRÜBE PAYLAŞIMI’ KONULU PANEL DÜZENLENDİ
Fırat Üniversitesi ve Fırat Teknokent tarafından “Genç Girişimciler ile Tecrübe Paylaşımı” konulu panel düzenlendi.  

Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele, Üniversite Rektör Vekili Prof. Dr. Halil Hasar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Cebeci, Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Erhan Akın, öğretim üyeleri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Fırat Üniversitesi 1601 Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Yusuf Er, Projenin 2015 yılı TUBİDAK 1601 programı kapsamında üniversiteler girişimcilik sertifika programı oluşturulması ve yürütülmesi çağrısı kapsamında desteklendiğini ve sözleşme imzalandığını söyledi. Projenin  Fırat Üniversitesi’nin yanı sıra Fırat Teknopark ve Teknoleji Transfer Ofisi’nin de desteklediği belirten Er, “Projemiz üniversitemizde girişimcilik algısının yerleşmesi ve başarılı iş fikirleri erken dönemlerde hayata geçirilmesi amacıyla lisans ve lisans üstü öğrencilerimize yönelik sertifika girişimcilik programının başlatılarak üniversitemizde eğitimine hale devam eden potansiyel genç girişimcilerin iş fikirleri projelendirilmesi, iş planına aktarması ve kendi iş planlarını hazırlamasını amaçlamaktadır. Potansiyel proje ve iş fikirlerinin Sanayi Bakanlığına ve TUBİDAK’a başarılı bir şekilde sunulmasına katkı sağlamış olacaktır. Projemiz 3 yıl boyunca 6 dönem devam edecektir” dedi. 

Şimdiye kadar ülkede deneyim paylaşımının hep pozitif örnekler üzerinden yapıldığını vurgulayan Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Erhan Akın, “Hep başarı hikayeleri hakkında kurguladık. Dolayısıyla girişimcilikte başarısı sıklığı da çok fazla değil.  Herkese o az sayıdaki başarıya bakarak kendini konumlandırıyor. Sonra baktım ki bu kültürel bariyer dediğimiz ülkelerin, bölgelerin kendine has kültürel bariyerleri var. O bariyerlerini içerisinde de kötü örneklerin paylaşımı konusunda Ak Deniz Bölgesinde kötü örneklerin paylaşımı konusu biraz sıkıntılı olarak el alınıyor. Hatalı durumlarda ders çıkartma konusunda uzak mesafeli kalıyoruz. Bir kere başarısız olmuş olana kredi açmakta zorlanıyoruz. Bu bizim çok model aldığımız özellikle Amerika girişimcilik konusunda bir çok örnekleri oradan alıyoruz. Onların kültüründe yine biraz daha ters bir yaklaşım. Modelleri batıdan alıyoruz. Davranışlar kendimize has oluyor. Dolayısıyla buralarda biraz üzerine konuşmak gerekiyor. Ama şunu söylemek istiyorum, esas girişimci olacak kişiler sizsiniz. Burada olmuş olmak yeterince girişimci olmak için istekli olduğunuzu gösteriyor” diye konuştu.  

Daha sonra programa konuşmacı olarak katılan ODTÜ Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Batum, Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır ile Keban Alabalık Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Şimşek, panele katılan öğrencilere tecrübelerini aktardılar.

 

“TEHLIKELI MADDELERIN KARAYOLUYLA TAŞINMASI” HAKKINDA BILGILENDIRME TOPLANTISI
Elazığ TSO tarafından Oda üyeleri ve ilgili tüm kesimlere yönelik olarak bilgilendirme faaliyetleri doğrultusunda 15 Aralık 2015 Salı Günü Saat: 14.00’da “Tehlikeli Maddelerin Karayolu İle Taşınması” konusunda bilgilendirme toplantısı yapılacaktır.

Toplantıyla ilgili olarak Elazığ TSO Genel Sekreterliğinden yapılan yazılı açıklamada, “Ülkemiz, Tehlikeli Malların Karayolu İle Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması’na taraf olarak, 24 Ekim 2013 tarihinde ‘Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmeliği’ yürürlüğe sunmuştur. 

Söz konusu Yönetmelikte ‘Tehlikeli maddelerin, insan sağlığına zarar vermeden ve çevreye olumsuz etkisi en az olacak şekilde taşınması ile ilgili tüm tedbirlerin alınması’ hükümleri mevcuttur. 

Aynı yönetmeliğin 33. maddesi, firmalara Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı (TMGD) hizmeti almayı zorunlu kılmıştır; bu zorunluluk 01 Temmuz 2015 itibari ile yürürlüktedir. 

Bu kapsamda; ‘Tehlikeli madde taşımacılığı sürecinde yer alan ve bir takvim yılı içerisinde işlem yapan, gönderen, paketleyen, yükleyen, dolduran ve boşaltan olarak faaliyette bulunan işletmeler ile toplam araç taşıma kapasitesi elli ton ve üzerinde olan taşımacılık işletmelerine,’  ilgi mevzuat kurallarına uyulmaması durumunda parasal yaptırımın yanı sıra, işletmenin faaliyetini durdurmaya kadar giden cezalar söz konusudur. 
 
Konuyla ilgili olarak 15.12.2015 Salı günü saat 14.00 de Odamız eğitim salonunda bir bilgilendirme toplantısı yapılacaktır. Sadece taşımayı gerçekleştiren işletmeyi değil tüm tarafları ilgilendiren bu yönetmelik ile ilgili olarak gerçekleştireceğimiz toplantıya tüm üyelerimiz davetlidir” bilgisi verildi.


SOSYAL ANALİZ ÇALIŞMASI DEVAM EDİYOR
Fırat Kalkınma Ajansı tarafından bölge illerinde Hayatboyu Eğitim ve Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) işbirliğiyle yapılan sosyal analiz çalışması kapsamında saha araştırmaları devam ediyor.

Çalışma kapsamında odak grup toplantıları, derinlemesine mülakatlar ve anket uygulama çalışmaları yapılarak sonuçlar raporlanacaktır.

Çalışma, illerin sosyal ve kültürel mevcut durumunu karşılaştırmalı bir yöntem ile analiz ederek, sosyal ve ekonomik kalkınmaya etki eden, illere özgü sosyal faktörleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. İllerde yaşayanların, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal yardım, erişilebilirlik, sosyal hizmetler gibi genel kamu hizmetleri ve sosyal hayat, ticari faaliyetler, kentleşme ve diğer olanaklar ile ilgili durumları değerlendirilecektir. İlde yaşayan bireylerin devlet algıları, vatandaşlık algıları, kimlik tanımları, kültürel ve tarihsel hafızaları ve genel olarak il ile ilgili değerlendirmeleri ile ilin sosyal ve ekonomik gelişimi arasındaki ilişki analiz edilecektir. Ortaya çıkacak sonuçlar, sosyal ve ekonomik gelişmeye yönelik geliştirilecek politikalar için önemli veriler sunacaktır.


ANESTEZİ TEKNİKERLERİ POSTOP UYANDIRMA ÜNİTELERİNDE GÖREVLENDİRİLEMEZ!
Aktif Sağlık-Sen Genel Başkan Yrd. Ümit Karataş Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Gününü Anestezi çalışanlarıyla birlikte kutladı. Kutlama programına çok sayıda Anestezi Teknikeri katıldı.

Düzenlenen Programda Anestezi Teknikerlerinin sorunlarını dile getiren Başkan Karataş;'' Anestezi Tek. görev tanımının yetersiz olması ve çalışma alanlarının net çizgilerle belirtilmemesi nedeniyle Hastane idarelerinin çeşitli birimlerde çalıştırılmaya zorlanıldığını bunların başında postop uyandırma ünitesi, poliklinik hizmeti, ağrı ünitesinde, hasta ambulanslarında, ameliyat sonrası hasta transportunda, acil serviste, mavi kod uygulaması olduğunu '' belirtti.

Aktif Sağlık-Sen Genel Başkan Yrd.Ümit Karataş sözlerine şöyle devam etti;''Anestezi teknikerlerinin çalışma ortamları olan ameliyathanelerin fiziki ve çalışma standartları maalesef yeterli değildir.Derlenme Odalarında Ameliyatdan çıkan hastaların uyandırılması ve gözlemlenmesi halen daha kanunsuz bir şekilde Anestezi Teknikerleri tarafından yapılmaktadır.Derlenme odalarına Hemşirelerin görevlendirilmesi gerekmektedir ama maalesef idareler bu angarya işi Anestezi Teknikerlerine yükleyerek bu kanunsuzluğa ortak olmaktadırlar.Hastane idarelerinin bu yanlıştan acilen dönmeleri gerekmektedir.Ameliyathanedeki radyasyonun röntgen biriminden fazla olduğu ve bir vaka da 100'ün üstünde skopi kullanıldığına şahit olmaktayız. Ameliyathanelerde skopi cihazlarını her oda da görmemize rağmen çalışan sağlık personelinde dozimetre bulunmamaktadır. Duvarlarda kurşun kaplamanın olmaması, kendine ait skopi önlüğü ve skopi gözlüğünün olmaması skopi cihazına binlerce TL veren hastane yöneticilerinin ne yazık ki çalışanları düşünüp te önlem almasına yetmiyor.

Ayrıca bir diğer sorun atık gaz sistemi. Çoğu hastaneye yeni yeni ameliyathaneler yapılsa da atık gaz sistemini oturtamadıkları için cihazdan çıkan anestezik ajanlar ortama verilmekte zaten kapalı olan ortamın havası daha fazla kirlenmekte. Sadece hava kirlenmesiyle kalmıyor, ameliyathanede çalışanların metobolizmasını, karaciğerini, genlerini değiştirmektedir. Hiç küçümsenmemesi gereken kimyasal anestezik ajanlar çalışanlar için uzun vadede sıkıntı yaratmaktadır. Anestezi teknisyenleri çok fazla bu gaza maruz kalmakta çünkü anestezi başlangıcında ve sonrasında hastaya maske tutan anestezi teknikerleri bu mesafeden gaza daha fazla maruz kalmakta. Buda karaciğerlerinde ve metobolizmalarında geri dönüşü olmayan hasarlara yol açmakta. Anestezi teknisyenleriyle ilgili yapılan bir araştırmaya göre anestezi teknisyenlerinin çocuklarının cinsiyeti genelde kız olmakta bunun nedeni de anestezik gazlara maruz kalma olarak gösteriliyor. Anestezi teknisyenlerine hem skopi hem anestezi gazları nedeniyle, radyoloji teknisyenlerine verilen şua izninin ve fiili hizmet zammının verilmesi gerekmektedir. Sağlık personeline verilmeyen yıpranma payı belki de bunlar düşünülerek verilmelidir.

Son yıllarda artan Anestezi Teknikerlerinin intihar haberleri bizleri üzmekte ve düşündürmektedir. Bu konuda gerekli çalışmalar yapılarak anestezi teknisyenlerinin teste tabi tutulması ve psikologlar tarafından anestezi teknisyenleri hakkında çalışma yapılması gerekmektedir. Bu intiharların sebebinin anestezi gazlarının ve kapalı ortamın psikolojiye etkisi olarak düşünmekteyiz.

Anestezi teknikerleri hasta başından ayrılamadığından dinlenmeye ve yemeğe çıkamamakta. Uzun süre hasta başında kapalı ortamda kalmaları ve uyutucu gazlarında etkisiyle vaka başında dikkatlerini dağılması nedeniyle verimli çalışamamakta ve bu yüzden teknikerlerin içeride kalma sürelerinin belirlenmesi ve yasayla sabitlenmesi gerekmektedir. Hasta başında kalan teknikerin gerekli dinlenmesini sağlayarak hasta ve çalışan güvenliğini sağlamak gerekmektedir. Bu yüzden hastanedeki teknisyenlerin sayısının arttırılması gerekmektedir. Ayrıca Hastane yöneticilerinin Performans ücreti için keyfi mesai düzenlemeleri ve gündüz mesaisinden sonra özel vaka adı altında alınan Ameliyatlara Ameliyathanede görev yapan sağlık çalışanlarına da ücret olarak yansıtılmaması büyük haksızlıktır.Ameliyathanede çalışan anestezi teknisyenlerinin kaç saat vaka da kalabileceği araştırılmalı ve dünya da bu konuda ki çalışmaları değerlendirmek gerekmektedir.

Anestezi teknikerlerine yılda bir kez giyim yardımı adı altında 33 tl gibi komik bir miktar verilmektedir. Ameliyathanede çalışan bir anestezi teknikerlerinin kıyafeti (forma, önlük, terlik) bu fiyata bunlardan sadece biri bile alınamamaktadır. Daha önceki basın açıklamalarımızda da dile getirdiğimiz gibi giyim yardımı tüm Sağlık Çalışanlarına eşit dağıtılmalıdır.

Anestezi Teknikerlerinin Ünvan sorununun çözülmesi için 4 yıllık eğitim alan anestezi teknikerlerinin fizyoterapistler gibi anestezist olması gerekmektedir'' dedi.