Mehmet Güleç

105. yılda Çanakkale'ye başka bir pencereden bakmak

Mehmet Güleç

"Enver Paşa" deyince aklımıza, yorgun ve yoksul Osmanlı'nın 1.Dünya Savaşına bir oldu-bitti ile sürüklenmesi sonucu yaşanmış ve benzeri olmayan yıkımlar ve kıyımlar gelir. Sarıkamış gelir ; târumâr olmuş Osmanlı Mülkü ve Osmanlı nesilleri gelir. "Seferberlik Devri" ve "Sarıkamış " denince de aklımıza yine Enver Paşa gelir. “Çanakkale Destanı” denince ise; maalesef akla ilk gelmesi gerekenler değil de en son gelmesi gerekenler gelir.

Başta Sarıkamış olmak üzere tüm Harekâtları yanlış yönettiği için, hezîmetlerin tüm faturası elbette ki haklı olarak Enver Paşa’ya yüklenir. Sıra Çanakkale'ye gelince : Ne Enver Paşa, ne cephedeki en büyük Türk Komutan Elaziz’izimizin büyük evlâdı Cevat Paşa ve ne de daha nice diğer kahraman paşalarımız kimsenin aklına gelmez. Çanakkale Destanımız, 100 yıldan beri, destanın gerçek kahramanlarından soyutlanmış olarak kutlanır, anılır.

*18 Mart 1915’de Çanakkale'de yaşanan zaferin, bir kara savaşının zaferi değil, bir deniz savaşının zaferi olduğundan,

* O tarihte Mustafa Kemal'in Çanakkale'de değil Bulgaristan-Sofya'da Osmanlı’ya askeri ateşelik yaptığından,

* Mustafa Kemal'in, ancak kara savaşlarının başlamasına müteakip , yani ; 25 Nisan 1915 tarihi itibariyle Çanakkale Savaşlarına katıldığından,

* Savaş boyunca Alman General Otto Von Sanders'in Osmanlı Orduları Başkomutanı olduğundan , Çanakkale'deki en yüksek rütbeli komutanının Cevat Paşa olduğundan,

* Dolayısıyla ; Çanakkale deniz ve kara zaferlerinde en büyük payın, rütbe ve planlama sırası itibariyle çok çok gerilerdeki bir kişiye değil, Enver Paşa'ya, Cevat Paşa'ya, Fevzi Paşa’ya.. vs.. ait olduğundan her neden ise hiç kimse bahsetmez.

* Yani ; anlayacağınız Çanakkale eşittir : rütbesi ve mevkîsi kim olursa olsun sadece bir kişi değildir. İşin esası ise ve âciliyeti; tarihimizdeki bu ve benzeri tüm vefâsızlıklara artık bir son verilmesi mecbûriyetinin geçmekte olduğudur

* Çanakkale : Enver Paşa'dır, Cevat Paşadır, Esat Paşadır, Cemal Paşa' dır, Fevzi Paşa'dır...

* Çanakkale Destanı eşittir : şafak sökmeden önce, düşman gemilerinin içinden suyun altına süzülerek düşmanın yaklaşacağı istikamete 51 adet mayını cesurca ve kahramanca döşeyen Binbaşı Nusret Bey'dir.

* Çanakkale eşittir : 15 yaşında henüz ağzı süt kokan, ergenliğe erişmeden şehitlik mertebesine erişen 15'lik körpecik “Kınalı Kuzular”dır..

* Çanakkale eşittir : haftalarca banyo yapmadığı için bitlenen, gece olunca da üzerindeki tek elbisesini bitler ölsün diye kuma gömüp Mart soğuğunda dişleri birbirine vura vura üşüyerek uyuyan askerdir.

* Çanakkale eşittir : kendisine neden ağladığını soran komutanına ; " Ben buraya şehit olmaya gelmiştim, lâkin ; savaş bitti.!. Arkadaşlarımın hepsi şehit oldu. Ben ise, şehit olmadan köyüme geri dönüyorum. Ben Millete ne derim ? " diye ağlamaktan gözleri kan çanağı dönen askerdir.

* Çanakkale eşittir : "Tüfeğim bozulmuş Komutanım.!." diyen ve karşılığında da komutanından: " Tüfeğin bozulmamış evlad, senin parmağın kopmuş yiğidim.!." cevabını alan erdir.

* Çanakkale eşittir : gece matarasına su doldurduğu dereden, sabah uyandığında su değil kan aktığını gören, yani ; farkında olmadan şehit olan arkadaşlarının kanını içen erdir.

* Çanakkale eşittir : savaşta kendi imkanları ile at arabası tekerinden, döner mekanizmalı uçaksavar silahı yapan ferâset sâhibi Osmanlı Fedâileridir.

* Çanakkale eşittir : 272 kiloluk top mermisini tek başına kaldırıp topun ağzına vererek, koca bir gemiyi , içindeki yüzlerce düşman askeri ile birlikte Çanakkale'nin derin sularına gömüp savaş bittikten sonra köyünde sırtında odun çekerek hayat mücâdelesi veren gariban Seyit Onbaşıdır.!.

* Çanakkale eşittir : o tarihte henüz 15 yaşını bile tamamlamamış körpecik yavrular cephede şehit düşerken İstanbul'daki en lüks otellerin balo salonlarında eğlence düzenleyen İttihat ve Terakki'ciler değil, Çanakkalede boyuna, posuna, yaşına başına bakmadan düşmana taarruz düzenleyen isimsiz 253 bini şehit, 70 bini gâzi eşsiz yiğitlerdir...

* Çanakkale eşittir : Can verip ölmemek, gidip de dönmemektir.!.

* Çanakkale eşittir : kocasından kalan şehit maaşını : "O para, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır ; alamam... " diyerek geri çeviren cefâkâr analardır.

* Çanakkale eşittir :  Alay Komutanı ve bu komutanın Emireri hâriç, tümü şehid olan 57. Alayının emsalsiz fedâkârlıklarının sâhibi kahramanlardır.

Velhasıl-ı kelâm : Çanakkale'yi anlamayana Irak'ı ve Suriye'yi anlatmak zaten mümkün de değildir. Aradan 105 yıl geçmesine rağmen, Çanakkale'de akan kan ile Suriye'de akan kan aynı kandır. Hissettiğimiz heyecan aynı heyecandır. Tarih, tekerrürden ibarettir maalesef.

Dün, 1915'te 15 lik bebeler Çanakkale'de şehit düşerken, lüks otel ve balo salonlarında içip içip sarhoşluktan baygın düşenlerin torunları, bugün Afrin'de , İdlib'te tehlikeyi, kapıdan içeri girmeden önce önlemeye çalışan askerimize ve Suriye üzerine sefere çıkan komutanlarımıza "Katil.!." diye haykırıyor. Dün Çanakkale’yi anlamayanlar, bugün de “Bugünümüzü” anlamamaya devam ediyor. Bilerek...isteyerek ve teammüden...

Güneşin balçıkla sıvanmadığına, üzerinden 1000 yıl geçse bile gerçeğin kendini haykırdığına bugün canlı canlı şahitlik ediyoruz. Şunu aslâ unutmayalım ki : ÇANAKKALE EŞİTTİR : OSMANLI ;  OSMANLI EŞİTTİR : BİZİZ.  Yıkılmadık , yıkamadılar, ayaktayız ve kıyâmete kadar da kıyamda kalacağız...105 yıl öncesinde olduğu gibi, bugün de yine, dimdik HAÇLI & SİYONİST İTTİFAKI ve yerli işbirlikçilerine karşı mücâdelemiz hiç, ammaaaa : hiç bitmeyecek.!!!.

Ves-selâm.!.

Yazarın Diğer Yazıları